DİĞER
“Turan, Lewis’in ‘Batıda demokrasi ile çok sesli müzik, Doğuda demokrasi zaafı ve tek sesli müzik’ arasında kurduğu bağın aslında ona özgü ve yeni olmadığını hatırlattıktan sonra bu bakışın ne denli sığ olduğunu vurguluyor; tek sesli makamsal müziğin 'Doğunun geri kalmışlığının ve pespayeliğinin başlıca sembolleri arasında algılanmasına' tepkisellikten uzak bir sorgulama ile cevap veriyor.”
“Kavram dediğimiz şey temelde düşüncenin paketleri gibidir. Esas büyük sorun da kavramın keskin sınırlı bir anlam çerçevesi olmaması, kayganlığı, belirsizliği ve tarihsel değişime açıklığı. Bu kadar incelikleri olan ve soyutlama olmaksızın sağlıklı konuşulamayan bir şeyi nasıl konuşacağız sorusuna cevap da arıyoruz kavram incelemelerinde. Tabiri caizse burada kolektif öznenin zihninin içini görmeye çalışıyoruz.”
K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Hatırlamak sadece doğal olarak yaşanan bir şey değildir, bilinçli bir çabayı ya da bakışı da gerektirir. Proust’vari bir bilinç akışını tetikleyebilecek ‘doğal’ bir hatırlama silsilesi mümkündür, ama insanın bazen de hatırlamayı hatırlaması, bakışı yoğunlaştırması da gerekir."
"Evet, bu kitap için bir üslup geliştirdim. Bağımsız müziğin göreliğini anlatabilmek için böyle bir yönteme ihtiyaç duydum. Eğer caz tarihi ya da ’90’ların punk’ını yazacak olsam böyle bir üslup kullanacağımı hiç zannetmiyorum."
"Umutsuzlukla 'Sözün bittiği yerdeyiz' diye bir başlık atılmıştır günün birinde, sözün hiçbir zaman bitmeyeceği, bitemeyeceği, bitmemesi gerektiği düşünülmeksizin – belki de düşünülerek, sadece bir çığlık olsun, birilerinin dikkati çekilsin diye... Sonra sonra sakız olur bu deyiş, içi boşalır, her korkunç haberin ardından bir de bakarız, aynı yere, 'sözün bittiği yer'e gelmişiz."
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"O sessiz o huzurlu hayali bahar ülkesinin yeryüzüne açılan kapısında özel bir işareti, bir hatırası olsun isteyenler, taşa yazılacak son bir cümleyi hayal edenler vardır. Son bir bilgelik ya da kendilik imgesi. Mermere ne yazılsa kalıcı olabilir? Bir iki sözcükle bütün bir yaşamın özünü yoğunlaştırmak isteyen, içten içe dalgalanan bir söz."
Doğada Oyun ve Sanat Kampları’nda sanatçı ve sanat eğitmenleri Yasemin Erdin Tavukçu, Yeşim Tezgören ve Zeynep Cin çocukların oynayarak, çizerek, şarkı söyleyerek, dans ederek, bitkilere dokunarak, ağaçlara sarılarak doğaya, kendi doğalarına yakınlaşmalarına vesile oluyorlar. Pandemi sebebiyle ara verdikleri kamplarının muhteviyatını ve çocukların kendilerine sağlanan özgür ifade alanlarıyla nasıl da sağlıklı yetişkinliklere adım atabileceklerini konuştuk.
“Bu kitapları okurken bir kadınlar dünyasına giriyorsunuz, daha doğrusu kadınların görünür şekilde var olduğu bir dünyaya giriyorsunuz, bu güzel bir şey, iyi bir şey; aynen bir müzik grubunda iki cinsten de yakın sayıda müzisyen olunduğunda, mesela dört kadın-üç erkek, beş kadın-altı erkek, kendinizi iyi hissetmeniz gibi…”
Bu albümleri seveceğinizin tabii ki bir garantisi yok. Çünkü malumunuz, zevkler ve renkler… Hem ayrıca bir albüm burada yer almıyordur ama o da her emek sarf edilen eser gibi anılmayı hak ediyordur, birinin kulağına çalınıyordur vs.
Prince’in ölümünden üç buçuk yıl sonra Eylül 2019’da yayımlanan anı kitabı The Beautiful Ones tamamlanamamış, eksik bir metin olsa da niteliğinden kaybettiğini sahiciliğinden kazanıyor.
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.